“Sonra da o kadar kısa süre içinde onca kez yaptığı gibi, damak zevkinin doğuştan olmadığını, ama insana hiçbir yaşta öğretilmeyip çocuklukta edinildiğini yineledi”
Señora Forbes’in Mutlu Yazı, On İki Gezici Öykü, Gabriel Garcia Marquez
“Sonra da o kadar kısa süre içinde onca kez yaptığı gibi, damak zevkinin doğuştan olmadığını, ama insana hiçbir yaşta öğretilmeyip çocuklukta edinildiğini yineledi”
Señora Forbes’in Mutlu Yazı, On İki Gezici Öykü, Gabriel Garcia Marquez
“Señora Prudencia Linero, otelin holünde renkli camlardan kakmaları ve bakır saksılar içinde ışık istemeyen bitkileri bulunan bir tezgâhın arkasında tembel tembel duran bir delikanlı gördü. Ondan hemen hoşlanmıştı, çünkü en küçük torunundaki melek bukleleri onda da vardı. Otelin bronz bir plaket üzerine yazılı adı da hoşuna gitmişti; asitfenik kokusu da, duvarlara asılı eğreltiotları da, sessizlik de, duvar kâğıdının yaldızlı zambakları da. Sonra asansörden dışarı bir adım attı ve yüreği hop etti. Şort ve plaj sandaletleri giymiş bir grup İngiliz turist, bekleme salonundaki uzun bir dizi koltukta uyukluyorlardı. On yedi kişiydiler ve sanki aynalı bir galeride art arda birçok kez yansımış gibi simetrik bir biçimde oturuyorlardı. Señora Prudencia Linero, onları tek bir bakışta, birbirlerinden ayırt etmeden görmüş ve onu etkileyen tek şey, bir kasaptaki kancalara asılı domuz etlerini andıran uzun bir dizi halindeki pespembe dizleri olmuştu. Tezgâha doğru bir adım daha atmaktan vazgeçip şaşkınlıkla geriledi ve yeniden asansöre girdi.”
Señora Forbes’in Mutlu Yazı, On İki Gezici Öylü, Gabriek Garcia Marquez