"Kalbimin uzun süre itiraf edemediği bu duyguyu isimlendirmeye cesaret ettiğim bugün, şimdiye kadar nasıl yanıldığımı, Amélie’nin daha önce bu deftere kaydettiğim sözlerinin bana neden gizemli geldiğini, Gertrude’un saf itiraflarından sonra bile nasıl hâlâ onu sevip sevmediğimden şüphe edebildiğimi kısmen açıklayabiliyorum kendime. Aslında, evlilik dışı aşkın olabileceğini kesinlikle kabul etmiyor ve beni tutkuyla Gertrude’a doğru iten duygularımın içinde, yasak olan bir şeylerin olabileceğine inanmıyordum.
Hatta itiraflarının saflığı ve içtenliği bu düşüncelerimde bana destek oluyordu. Kendi kendime, “o bir çocuk” diyordum. Gerçek aşk insanı şaşkına çevirir, utanıp kızarmadan yaşanmaz.
Kendi açımdan baktığımdaysa, onu sakat bir çocuğu sever gibi sevdiğime inanıyordum. Onunla bir hastayla ilgileniyormuş gibi ilgileniyor, duygularımı ahlaki bir görev, bir sorumluluk şekline sokuyordum. Evet gerçekten, önceden anlattığım gibi benimle konuştuğu akşam kendimi o kadar hafiflemiş, o kadar huzurlu hissetmiştim ki ne yanıldığımın, ne de aramızdaki konuşmaları bu yanlışıyla yorumladığımın farkındaydım. Çünkü aşk ayıplanması gereken bir şeydi benim için ve ayıp olan her şeyin, ruhu eğip bükerek bozduğunu düşünürdüm. Ruhumda bir ağırlık hissetmediğim için de âşık olduğuma inanmıyordum.
[...]
Tanrım! Bu geceyi bizim için mi bu kadar güzel, bu kadar anlamlı yarattın? Benim için mi yaptın bunu? Hava ılık, ay açık penceremden içeri giriyor, gökyüzünün uçsuz bucaksız sessizliğini dinliyorum. Evrenin bütün varlıklarına karşı öyle derin bir hayranlık hissediyorum ki kalbim tarifi imkânsız bir huzur içinde eriyip gidiyor. Dualarımı bile çılgın bir aşk içinde ediyorum. Eğer aşka bir sınır konmuşsa, biliyorum ki Tanrım, bunu sen değil, insanoğlu yapmıştır. Şimdi insanlar aşkımı hoş görmeyeceklerdir. Tanrım senin gözünde bunun kutsal bir aşk olduğunu söyle bana!
Kendimi günah fikrinin üstüne çıkarmaya çalışıyorum. Günah benim için hoş görülmemesi gereken bir şeydir ve İsa’nın yolundan vazgeçemem. Hayır, Gertrude’u sevmekle günah işlediğimi düşünmüyorum. Bu aşkı kalbimden söküp atabilmek için kalbimi de söküp atmam gerekir. Neden Tanrım? Onu şu andaki gibi sevmeseydim, sırf acıdığımdan sevmem gerekmez miydi zaten? Onu sevmemek, ona ihanet etmek olurdu; çünkü benim aşkıma ihtiyacı var...
Tanrım, hiçbir şey bilmiyorum. Senden başka bildiğim hiçbir şey yok artık. Bana yardımcı ol, bana yol göster Tanrım. Bazen ona verilecek görme yeteneği benden çekip alınmış gibi korkunç karanlıklara dalıp kaybolduğumu hissediyorum."
Pastoral Senfoni, André Gide
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder